21 Ocak 2015 Çarşamba

Herkesin Kendi Che’si Var

Che Guevara 43 yıl önce Bolivya'da bir askeri birlikte silahlı çatışmadan sonra yaralı olarak yakalandı ve kısa süre sonra da öldürüldü. Sonraki yıllarda Che, dünya kültürünün bir parçası durumuna geldi. Çok sayıda ülkede, birbirinden çok değişik insanlar onu isim olarak biliyorlar, fotoğrafını tanıyorlar.
Che isyanın, daha iyi bir dünya istemenin, bugünden memnun olmamanın, muhalifliğin dünya çapında en popüler ismidir. Bu popülerlik daha yıllarca sürecek gibi de görünüyor.
Che'nin öldürülmesinin 43. yılında, Che'nin nasıl dünya kültürünün bir parçası durumuna geldiğini kısaca incelemekte yarar var.

Che ve '68

Che Guevara ile ilgili kalın bir biyografi kitabı yazan Castaneda, Che'nin 1968 sayesinde bu denli tanındığını belirtir. "Eğer", der, "üç yıl daha erken, Kongo'dayken ölseydi, bu denli tanınmazdı."
Bu saptama en azından başlangıç için doğrudur.
Che'nin öldürülmesinden kısa süre sonra, 1968 başında Vietkong'un savaşın gidişatını değiştiren büyük Tet saldırısı başlamış ve ardından değişik ülkelerde büyük gençlik eylemleri gelmiştir. Bu eylemler bazı ülkelerde işçilere de ayılır.
Her ülkenin kendi 68'i vardır: Meksika'nın, Çekoslovakya'nın, Polonya'nın, ABD'nin, Almanya, Fransa ve Türkiye'nin...
Che, kimisinde daha az kimisinde daha çok olmak üzere bütün 68'lerde sembol bir isim olarak yer alır.
68 bir yıl değildir, bölgelere ve ülkelere göre değişen bir dönemdir. 68'den değil, uzun 68'den söz edilmesi gerekir.
Latin Amerika için 68'in 1959'da Küba devrimiyle başladığı ve 1974'te Şili'de Allende'ye karşı darbeyle sona erdiği kabul edilir.
Türkiye 68'i için, 1965'te TİP'in 15 milletvekiliyle Meclis'e girmesiyle 12 Eylül 1980 darbesi arasındaki dönemi kapsar saptaması yapılabilir.
68 değişik ülkeler ve bölgelerde değişik zamanlarda bitti, ama Che Guevara bitmedi.
Che'nin dünya kültürünün bir parçası durumuna gelmesi sadece 68'in sembol ismi olmasına bağlanamaz.

Herkesin Che'si

Che resimli tişört giymek, evine Che'nin fotoğrafını asmak için devrimci olmak gerekli değildir. "Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin" diye başlayan Che'nin ünlü cümlesi, Beşiktaş taraftarlarınca da değiştirilerek kullanılabiliyorsa, Che'de herkese hitap eden bir yan var demektir.
Che, önemli bir tarihsel şahsiyet olmak için başarılarla dolu bir hayat şart değildir, saptamasını doğrular. Che'nin hayatı başarıdan çok başarısızlıklarla doludur. Küba devriminin önderlerinden birisi olması dışında başarısı yoktur. Gerilla savaşı anlayışı sınırlı bir başarının ötesine geçememiş, sosyalist ekonomi konusundaki görüşlerini Küba'da bile hayata geçirememiş, insan bilincinin değiştirilmesinin büyük önemini yeterince anlatamamış ve SSCB'nin reel sosyalizm anlayışına karşı tutumu etkili olamamıştır.
Che'yi yıllar sonrasına kadar taşıyan, başarısızlık belirleyici olsa bile yeterince başarıyı da içeren hayat tarzıdır. Che, her insanda bilinçli ya da bilinçsiz olarak var olan "hayatın karşısında cesur olabilecek miyim?" sorusuna cevap verir. Hayatın karşısında cesur olabilmeyi devrimcilik kapsamında görmemek gerekir. Burada cesaretin toplumsal bir işlevi olabileceği gibi, bireysel sınırlar içinde de kalabilir. Hayatın karşısında cesur olabilen insan, aynı zamanda kendini gerçekleştirebilen, en azından bunu ciddi olarak deneyebilen insandır.
İnsanın kendisini gerçekleştirmesi, sahip olduğu bütün yetenekleri sonuna kadar geliştirebilmesi demektir. Ne ki, insanın yeteneklerinin sınırlarına çarpması için, o sınırı aşmayı denemiş olması gerekir. Başka türlü o sınıra ulaşabilmek mümkün değildir.
İnsanın yeteneklerinin sınırını aşması, aynı zamanda başarısızlık anlamına gelir. Hayatın karşısında cesur olmak, kendini olabildiğince gerçekleştirmeye çalışmak, başarısızlığın faturasını ödemeyi de göze almak demektir.
Che, gerilla savaşından sosyalist ekonominin işleyiş kurallarının belirlenmesine, insan bilincinin öneminden reel sosyalizmin eleştirilmesine kadar, birçok alanda, gerek kendi yeteneklerini aşmasından ve gerekse de koşulların yeterince elverişli olmamasından dolayı sınırlara çarpmıştır.
Sınırlara çarpmak, önce o sınırlara kadar gidebilmeyi gerektirir. Buradan hareketle, Che'nin başarısızlıklarının, başarılarının üzerinde yükseldiği söylenebilir.
Düşündüğü gibi yaşamak, yapmak istediklerini yapmak ya da en azından onları yapmayı ciddi olarak denemek; kısacası hayatın karşısında cesur olabilmek...
Che, hayat tarzıyla bunu göstermiş ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir sembol haline gelmiştir.
Koşullara göre bu sembol, devrimciliğe ve genel olarak politik mücadeleye uzak hayat tarzlarına da tercüme edilebilir.
Che, değişik hayat tarzlarına tercüme edilebilen kültürel bir semboldür. Böyle bir sembolün insanlığın en eski ideolojisi olan dinden tümüyle bağımsız olması düşünülemez. Che, ateisttir, ama bu durum öldürüldükten sonra çekilen fotoğraflarında yüzünün İsa'ya benzetilmesini engellememiştir. Çok sayıda Hıristiyan'a göre Che de, tıpkı İsa gibi, insanlığın kurtuluşu yolunda öldürülmüştür. Che ve İsa'nın kurtuluş anlayışlarının birbirinden çok farklı olması, özellikle Latin Amerika ülkelerinde Che'nin İsalaştırılmasına engel olmamıştır.
Her hayat tarzına, her dönemin koşullarına uyarlanabilecek kültürel bir sembol olarak Che, daha uzun yıllar yaşayacak gibi görünüyor.
Che, Jean Paul Sartre'ın belirttiği gibi, dönemin en gelişmiş insanıdır.
Bizdeki bir deyimle insanı kamil'dir.
Böylesi bir insan olmak, bilinçli ya da bilinçaltında bulunan bir amaç olarak çok sayıda insanda vardır. (EE/TK)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder