26 Ocak 2015 Pazartesi

Che Guevara'nın ölüm sonrası fotoğrafları ortaya çıktı

Arjantin doğumlu Marksist doktor Che Guevara, 1959 yılındaki Küba’daki devriminin ardından, 9 Ekim 1967’de Bolivya’da Vallegrande kenti yakınlarındaki La Higuera’da Bolivya ordusu tarafından öldürülmüş, cesedi teşhir edilmişti. 39 yaşında hayatını kaybeden Guevara’nın cansız bedeninin fotoğraflarını çeken kişilerden biri olan AFP foto muhabiri Hutten’in kareleri ilk kez ortaya çıktı.

FOTOĞRAFLAR BASINLA PAYLAŞILDI

Hürriyet'in haberine göre; İspanya’da Imanol Arteaga isimli bir kişi, Fransız muhabirin, Bolivya’da misyonerlik görevi nedeniyle bulunan dayısı Luis Cuartero’ya verdiği Che’nin fotoğraflarını basınla paylaştı. AFP ajansına konuşan Arteaga, “Anne ve babam 1967 Kasım ayında evlenmişler. Dayım Luis Cuartero düğün için İspanya’ya geldiğinde Che’nin fotoğraflarını getirmiş. Dayım öldükten sonra fotoğrafların nerede olduğunu yengeme sordum. O da fotoğrafları sakladığı yerden çıkararak bana verdi” dedi.

Che Guevera'nın kızından ABD açıklaması: Babam olsaydı...


Che Guevara'nın kızı Dr. Aleida Guevera, "Babam sağ olsaydı görüşmelere destek verirdi" dedi.
Haber görseli
ABD ile Küba arasında 53 yıl önce kesilen ilişkilerin yeniden canlanmaya başlaması, Küba Devrimi'nin önderlerinden Che Guevara'nın kızını sevindirdi.

Babasının adına Vancouver'da bu yıl altıncısı düzenlenen ve bugün başlayan Uluslararası Che Guevara Konferansı'na katılmak üzere Kanada'ya gelen Dr. Aleida Guevara, Küba ile ABD'nin yakınlaşmasını sevindirici bulduğunu söyledi.

Tercümanı aracılığıyla gazetecilere konuşan Aleida Guevara, "Olanların üzerinden çok zaman geçti. Babam sağ olsaydı, görüşmelere açık olurdu'' dedi.

Kendisi için önemli olanın, saygı, dayanışma ve dostluk olduğunu söyleyen Aleida Guevara, bunun iki ülke arasındaki ilişkilerde ana çizgi olmasını istedi. Babasının, "ABD insanlığın en büyük düşmanıdır" sözünün hatırlatılması üzerine Aleida Guevara, "İnanıyorum ki babam sağ olsaydı, görüşmelere açık olurdu" diye konuştu.

ABD'nin, Küba halkının kimliğine saygı duymadan, kaynaklarını yağmalamak istediği için düşmanları olduğunu ifade eden Aleida Guevara, "İki ülke arasında ticari ilişkiler nasılsa olur ama saygı ve eşitlik olmadan asla sağlıklı bir ilişki kurulamaz. ABD, kimliğime saygı duymak zorundadır" dedi.

Dr. Aleida Guevara, 6. Uluslararası Che Guevara Konferansı'nda Pazar günü yapacağı konuşmanın ardından Küba'ya dönecek.

21 Ocak 2015 Çarşamba

Herkesin Kendi Che’si Var

Che Guevara 43 yıl önce Bolivya'da bir askeri birlikte silahlı çatışmadan sonra yaralı olarak yakalandı ve kısa süre sonra da öldürüldü. Sonraki yıllarda Che, dünya kültürünün bir parçası durumuna geldi. Çok sayıda ülkede, birbirinden çok değişik insanlar onu isim olarak biliyorlar, fotoğrafını tanıyorlar.
Che isyanın, daha iyi bir dünya istemenin, bugünden memnun olmamanın, muhalifliğin dünya çapında en popüler ismidir. Bu popülerlik daha yıllarca sürecek gibi de görünüyor.
Che'nin öldürülmesinin 43. yılında, Che'nin nasıl dünya kültürünün bir parçası durumuna geldiğini kısaca incelemekte yarar var.

Che ve '68

Che Guevara ile ilgili kalın bir biyografi kitabı yazan Castaneda, Che'nin 1968 sayesinde bu denli tanındığını belirtir. "Eğer", der, "üç yıl daha erken, Kongo'dayken ölseydi, bu denli tanınmazdı."
Bu saptama en azından başlangıç için doğrudur.
Che'nin öldürülmesinden kısa süre sonra, 1968 başında Vietkong'un savaşın gidişatını değiştiren büyük Tet saldırısı başlamış ve ardından değişik ülkelerde büyük gençlik eylemleri gelmiştir. Bu eylemler bazı ülkelerde işçilere de ayılır.
Her ülkenin kendi 68'i vardır: Meksika'nın, Çekoslovakya'nın, Polonya'nın, ABD'nin, Almanya, Fransa ve Türkiye'nin...
Che, kimisinde daha az kimisinde daha çok olmak üzere bütün 68'lerde sembol bir isim olarak yer alır.
68 bir yıl değildir, bölgelere ve ülkelere göre değişen bir dönemdir. 68'den değil, uzun 68'den söz edilmesi gerekir.
Latin Amerika için 68'in 1959'da Küba devrimiyle başladığı ve 1974'te Şili'de Allende'ye karşı darbeyle sona erdiği kabul edilir.
Türkiye 68'i için, 1965'te TİP'in 15 milletvekiliyle Meclis'e girmesiyle 12 Eylül 1980 darbesi arasındaki dönemi kapsar saptaması yapılabilir.
68 değişik ülkeler ve bölgelerde değişik zamanlarda bitti, ama Che Guevara bitmedi.
Che'nin dünya kültürünün bir parçası durumuna gelmesi sadece 68'in sembol ismi olmasına bağlanamaz.

Herkesin Che'si

Che resimli tişört giymek, evine Che'nin fotoğrafını asmak için devrimci olmak gerekli değildir. "Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin" diye başlayan Che'nin ünlü cümlesi, Beşiktaş taraftarlarınca da değiştirilerek kullanılabiliyorsa, Che'de herkese hitap eden bir yan var demektir.
Che, önemli bir tarihsel şahsiyet olmak için başarılarla dolu bir hayat şart değildir, saptamasını doğrular. Che'nin hayatı başarıdan çok başarısızlıklarla doludur. Küba devriminin önderlerinden birisi olması dışında başarısı yoktur. Gerilla savaşı anlayışı sınırlı bir başarının ötesine geçememiş, sosyalist ekonomi konusundaki görüşlerini Küba'da bile hayata geçirememiş, insan bilincinin değiştirilmesinin büyük önemini yeterince anlatamamış ve SSCB'nin reel sosyalizm anlayışına karşı tutumu etkili olamamıştır.
Che'yi yıllar sonrasına kadar taşıyan, başarısızlık belirleyici olsa bile yeterince başarıyı da içeren hayat tarzıdır. Che, her insanda bilinçli ya da bilinçsiz olarak var olan "hayatın karşısında cesur olabilecek miyim?" sorusuna cevap verir. Hayatın karşısında cesur olabilmeyi devrimcilik kapsamında görmemek gerekir. Burada cesaretin toplumsal bir işlevi olabileceği gibi, bireysel sınırlar içinde de kalabilir. Hayatın karşısında cesur olabilen insan, aynı zamanda kendini gerçekleştirebilen, en azından bunu ciddi olarak deneyebilen insandır.
İnsanın kendisini gerçekleştirmesi, sahip olduğu bütün yetenekleri sonuna kadar geliştirebilmesi demektir. Ne ki, insanın yeteneklerinin sınırlarına çarpması için, o sınırı aşmayı denemiş olması gerekir. Başka türlü o sınıra ulaşabilmek mümkün değildir.
İnsanın yeteneklerinin sınırını aşması, aynı zamanda başarısızlık anlamına gelir. Hayatın karşısında cesur olmak, kendini olabildiğince gerçekleştirmeye çalışmak, başarısızlığın faturasını ödemeyi de göze almak demektir.
Che, gerilla savaşından sosyalist ekonominin işleyiş kurallarının belirlenmesine, insan bilincinin öneminden reel sosyalizmin eleştirilmesine kadar, birçok alanda, gerek kendi yeteneklerini aşmasından ve gerekse de koşulların yeterince elverişli olmamasından dolayı sınırlara çarpmıştır.
Sınırlara çarpmak, önce o sınırlara kadar gidebilmeyi gerektirir. Buradan hareketle, Che'nin başarısızlıklarının, başarılarının üzerinde yükseldiği söylenebilir.
Düşündüğü gibi yaşamak, yapmak istediklerini yapmak ya da en azından onları yapmayı ciddi olarak denemek; kısacası hayatın karşısında cesur olabilmek...
Che, hayat tarzıyla bunu göstermiş ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir sembol haline gelmiştir.
Koşullara göre bu sembol, devrimciliğe ve genel olarak politik mücadeleye uzak hayat tarzlarına da tercüme edilebilir.
Che, değişik hayat tarzlarına tercüme edilebilen kültürel bir semboldür. Böyle bir sembolün insanlığın en eski ideolojisi olan dinden tümüyle bağımsız olması düşünülemez. Che, ateisttir, ama bu durum öldürüldükten sonra çekilen fotoğraflarında yüzünün İsa'ya benzetilmesini engellememiştir. Çok sayıda Hıristiyan'a göre Che de, tıpkı İsa gibi, insanlığın kurtuluşu yolunda öldürülmüştür. Che ve İsa'nın kurtuluş anlayışlarının birbirinden çok farklı olması, özellikle Latin Amerika ülkelerinde Che'nin İsalaştırılmasına engel olmamıştır.
Her hayat tarzına, her dönemin koşullarına uyarlanabilecek kültürel bir sembol olarak Che, daha uzun yıllar yaşayacak gibi görünüyor.
Che, Jean Paul Sartre'ın belirttiği gibi, dönemin en gelişmiş insanıdır.
Bizdeki bir deyimle insanı kamil'dir.
Böylesi bir insan olmak, bilinçli ya da bilinçaltında bulunan bir amaç olarak çok sayıda insanda vardır. (EE/TK)

Che'nin Gözleri...



Dünyanın kudret sahipleri akıllarından çıkartmasalar iyi olur: Che Guevara'nın sabırsız gözleri onu içine tıkmaya çabaladığımız tişörtün bağrından alev alev bakmaya devam ediyor.

Latin Amerika'da kıtasal bir devrimin ilk adımını atmak üzere gittiği Bolivya dağlarında 9 Ekim 1967'de öldürülüşünün 40. yılında, Ernesto Che Guevara'yı Ariel Dorfman'ın onun yaşamı ve ölümünün günümüz gençliği için taşıdığı anlamı çözümleyen makalesiyle (*)anıyoruz.
1970'lerde yayınlanan Tricontinental dergisinden bir kapakChe diye bildiğimiz Ernesto Guevara, Ekim 1967'de Bolivya ormanlarında katledildiğinde yalnızca Latin Amerika'da değil bütün dünyada da benim kuşağım için zaten bir efsaneydi.

Efsane...

İşini ve ülkesini yeryüzünün yoksullarının kurtuluşu için terkeden bu meçhul Arjantinli doktorun öyküsü de birçok destan gibi bir yolculukla başlamıştı. 1956'da Fidel Castro ve bir avuç savaşçısıyla birlikte, çılgınca bir planla Küba'ya çıkartma yapıp diktatör Fulgencio Batista'yı devirmek üzere dökük Granma yatı üzerinde Karayip Denizi'ni aşmıştı. Karaya ayak bastıklarında geçit vermez bir bataklığa düşüp müfrezedekilerin çoğunu kayıp veren savaşçılardan sağ kalabilenler çatışa çatışa Sierra Maestra'ya tırmanmayı başardı. İki yıldan biraz fazla süren, Guevara'nın gözünü budaktan sakınmadığı cesareti ve maharetiyle parlayıp komutan unvanını aldığı gerilla harekatının ardından isyancılar Havana'ya girdiler ve Kuzey ve Güney Amerika'nın ilk ve tek muzaffer sosyalist devrimini başlattılar. Che'nin imgesi devasaydı: Yeryüzünün egemen gücü Yankiler'e meydan okuyan mitolojik dev Che. Bencillikten arınmış ve başkalarını tutkuyla seven Yeni İnsan'ın eskinin yıkıntıları içinden, güç kullanılarak yaratılmasını savunan ahlak timsali Che. Astım hastası olmasına karşın, baskı ve zulme karşı mücadeleyi sürdürmek için Küba devrimini bırakarak sırra kadem basan romantik Che.
39 yaşında Vallegrande'de kurşuna dizilmesi Che'nin efsanevi yüceliğine sadece yücelik katmış oldu. O ölüm döşeğinde neredeyse açılacakmış gibi duran kısık gözlerle yatan İsavari beden; ona yakıştırılmış mıydı ondan nakledilmiş miydi tam olarak bilemediğimiz o korkusuz son sözler -"Ateş et korkak, yalnızca bir insan vuracaksın"; katillerinin onun ölüsünden dirisinden daha çok korktuklarını ele veren o bilinmeyen mezar ve o kesilmiş elleri: Bunların tümü o dikbaşlı zamanların zihnine ve belleğine kazındı. O dirilecek, diye bağırıyordu 60'lar sonu gençliği; bunu Şili'nin başkenti Santiago sokaklarında avazım çıktığı kadar haykırırken bütün Latin Amerika'yı da benzer andların kat etmiş olduğu bugün gibi hatırımda: "No lo vamos a olvidar"! Onu unutturmayacağız!

Tanrısallaşan imge

Che'nin, Bolivya'da öldürüldükten kısa süre sonra morgda çekilen fotoğrafıOtuzu aşkın yıl geçti ve hakikaten de ölü kahraman kolektif belleğimizdeki yerini korudu ama çoğumuzun tam olmasını beklediği şekilde değil. Che şimdi her yerde ve her zaman hazır ve nazır: Kahve fincanları ve posterlerden bize bakıyor, anahtarlık ve takıların ucunda sallanıyor; rock parçalarının ve resim-heykel sergilerinin orasından burasından çıkıyor. Efsanenin yuttuğu gerçek kişinin ortadan kayboluşu, imgesinin böylesine tanrısallaşmasına eşlik ediyor. Beresi yıldızlı isyancı gerillayı idolleştirenlerin çoğu onun aramızdan ayrılışından çok sonra dünyaya geldiler ve yaşamı ile amaçları hakkında sadece kabataslak birşeyler biliyorlar. Düşman askerlerinin yarasını saran şefkatli ve cömert Che yok artık; daha sıkı bir muharip olmasını önlüyor diye yaşam sevgisini törpülemeye çabalayan yılmaz savaşçı yok artık; Küba hapisanelerindeki tutsakları adil bir yargılama olmadan kurşuna dizme emirlerine imza atan daha bulanık ve karışık Che de yok.
Şahsiyetindeki karmaşıklığın böylesine silinip gitmesi her ikonun kaderi aslında. Ama şimdi Che'ye tapınan insanlığın, onun inandığı herşeye neredeyse tamamen sırt çevirmiş olması çok daha çapraşık bir durum. Ulaşmayı umduğu gelecek, Che'nin ideallerine ve fikirlerine saygılı çıkmadı. 60'larda, onun kendini feda edişinin toplumsal eylemle, ezilenlerin sisteme karşı ayaklanarak -Che'nin kendi sözleriyle- iki, üç, daha fazla Vietnamlar yaratmasıyla selamlanacağını varsayıyorduk. Özellikle Latin Amerika'da pırıl pırıl binlerce genç insan onu örnek alarak çıktıkları dağlarda ya da kentlerin karanlık hücrelerinde, kendi topyekun kurtuluş hayallerinin de Che'ninkiler gibi gerçekleşmeden kalacağını asla bilmeksizin boğazlandılar yada işkencelerde öldürüldüler. Vietnam bugün, sadece isyan ateşiyle pişmiş bir ülkenin küresel piyasayla aktif bütünleşme arayışının örneği olarak taklit ediliyor. Guevara'nın uzlaşma bilmeyen, gerçeklere boyun eğmeyen mücadele tarzı da, ahlaki mutlakçılığı da geçerli değil artık. Arkamızda bıraktığımız çeyrek yüzyılda Latin Amerika, Doğu Asya ve komünist dünyada demokrasiye barışçı geçiş örnekleri bir yana kalsın, dönemin büyük devrimlerinden (Güney Afrika, İran, Filipinler, Nikaragua) de çıka çıka eski hasımlarla pazarlıklar, al gülüm ver gülüm hesapları çıktı. Hiçbirşey Che'nin bıkmadan usanmadan ölüme meydan okuyuşuna bunlar kadar uzak olmazdı. Karizması ve ahlaki tavrıyla bize Che'yi anımsatan Chiapas Maya ayaklanmasının sözcüsü komutan yardımcısı Marcos'un bile kahramanının ekonomik ya da askeri teorileriyle boy ölçüşmesi olanaksız. 

Günümüz gençliğinin Che'si  

Andy Warhol'un Che'nin anısına tasarladığı posterO zaman, Che'nin özellikle hali vakti yerinde gençler arasındaki yaygın popülaritesini nasıl açıklamalı?
Durmaksızın yer değiştiren kimlikler ve ittifaklar çağında, bir kez olsun davasına sadakatten şaşmaksızın bir ülkeden ötekine koşan, hudutlar aşan, sınır tanımayan maceracı fantezisi belki de çağımızın huzursuz gençliğine tutkulu bir ahlaki bağlanışla çağdaş göçebe ruhunun optimal bir bileşimini sunuyordur. Boylu boyunca bir siniklik, çıkar ve çılgın tüketim dünyasına gömülmüş oldukları için asla onun ayak izlerini takip etmeyecek olanların gözünde hiçbir şey Che'nin maddi refaha ve gündelik arzulara sırt çevirişi kadar hoş olamaz. Che'yi bu kadar çekici kılanın, onun bize bu kadar uzak, onun hayatını tekrar etmenin imkansızlığının bu kadar aşikar oluşu olduğunu söyleyebiliriz. Ve Che de hippi saçları ve seyrek devrimci sakalıyla kural tanımaz, isyancı 60'lara, şimdi jestler ve modaya indirgenmiş olan o fırtınalı geçmişe açılan mükemmel bir postmodern kanal değil mi? TIME'ın 20. Yüzyılın en önemli yüz kişisi arasına ancak girebilen iki Latin Amerikalı'dan birinin de kolayca bir isyan simgesine dönüştürülebilir olmasının nedeni acaba onun artık hiç tehlikeli olmayışı olabilir mi?
Ben bundan o kadar emin olmazdım. Dünya gençliğinin, posterleri duvarlarından kendilerini selamlayan bu insanın, dünyanın yoksullarının, yerinden yurdundan edilmişlerin, los pobres de la tierra'nın sonsuza kadar kendi kaderlerine terkedildikleri bir dünyaya katlanamadığı için ölmeye hazır bu dünyevi azizin kendileriyle bu denli ilintisiz  olamayacağını kavrayacaklarını düşünüyorum.
Yaşamayan kahramanlardan ve onların şahadetlerinin yaşayanların omuzlarına yıktığı büyük yüklerden ne kadar çekinsem de bir kehanette bulunmaksızın edemeyeceğim. Bunu bir uyarı da sayabilirsiniz. Bu gezegende 3 milyarı aşkın insan yaşamlarını sürdürmek için günde 2 doları bile bulamıyor. Ve doğan her günle birlikte 40 bin çocuk -yani her saniyede bir çocuk!- süreğen açlıkla ilintili hastalıklara yakalanıyor. On yıllar önce Che'yi, kendisini Bolivya'da bekleyen mermiye ve o fotoğrafa götüren yolculuğa çıkartan dehşetengiz adaletsizlik ve eşitsizlik hep orada, olduğu yerde durmaya devam ediyor.
Dünyanın kudret sahipleri akıllarından çıkartmasalar iyi olur: Che Guevara'nın sabırsız gözleri onu içine tıkmaya çabaladığımız tişörtün bağrından alev alev bakmaya devam ediyor. (EK/NZ)
_______________
Ariel Dorfman bu makaleyi ABD'de yayımlanan haftalık haber dergisi TIME'ın 20. yüzyılın yüz önemli insanı arasında yer verdiği Che Guevara anısına 14 Haziran 1999'da kaleme almıştı. Makaleyi Ertuğrul Kürkçü İngilizce'den çevirdi.
Bugün 65 yaşında olan Dorfman Arjantin-Şili kökenli bir yazar, romancı, oyun yazarı, öğretim üyesi ve insan hakları savunucusu.
Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Arjantin'de dünyaya gelen Dorfman doğumundan kısa süre sonra ailesiyle ABD'ye göç etmiş, 1954'te de Şili'ye geri dönmüştü. Dorfman, Şili Üniversitesi'nde öğrenim gördü, daha sonra bu üniversitede profesör oldu ve 1967'de Şili yurttaşlığına geçti. 
Dorfman 1970'ten 1973'e kadar Başkan Salvador Allende yönetiminde kamu görevlisiydi. Augusto Pinochet'yi iktidara getiren askeri darbenin ardından sürgüne gitmek zorunda kaldı.
1985'ten bu yana ABD'de Duke Universitesi'nde öğretim üyesi olan Dorfman halen Walter Hines Page Research'te bölüm başkanı, edebiyat ve Latin Amerika araştırmaları profesörü. Şili'de demokrasiye geçildiği 1990'dan bu yana ABD ile Şili arasında gidip gelerek her iki ülkede de öğretim üyeliği yapıyor.
Dorfman yapıtlarında çoğunlukla diktatörlüğün zulmünü, son dönemlerinde de sürgün sorunlarını işlemişti. En ünlü oyunu Ölüm ve Genç Kız ("Death and the Maiden")1994'te yönetmen Roman Polanski tarafından filme alındı. Son romanı Dadı ve Buzdağı (“The Nanny and the Iceberg”) başlığıyla yayınlandı.

Yakamda, Çantamda, Kalbimin Üstünde Che...

Che ölümünün 41. yılında bir çok kişinin tişörtünde, rozetinde ya da çantasında bir simge. Kimilerinin siyasi sebeplerle, kimilerinin de moda olduğu için aldığı Che'li ürünler Beyoğlu Halep Pasajında hep iyi satıyor.
Tişört, rozet, kartpostal, afiş, poster, kolye, saat, çanta, çorap... Hepsinin üzerinde sloganlar, rock yıldızları, marka amblemleri, film yıldızları, komik sözler, resimler... Ve bir de 9 Ekim 1967'de Bolivya'da öldürülen Marksist devrimci Ernesto Che Guavera.
Beyoğlu Halep Pasajındaki dükkanların vitrinlerinde ve standlarında sayısız ürünün arasında bir devrimci olarak beliriyor Che. Öldürülüşünün 41. yılında Alberto Korda’nın çektiği efsane fotoğrafı ve diğerleri çarpıyor gözüme.

Guerrilerro Heroico*'dan pop ikonuna

Köstebek isimli mağazanın sahibi Süsen Soylu “Bazı ürünler bazen çok satar ve birden talep kesilir. Ancak Che’li ürünler hep ‘satan’ ürünlerdir” diyor.
Küba devriminin önemli figürlerinden, teorisyen, eylemci ve gerilla Che “hep satıyor”.
Soylu, Che’li ürünleri alanların genelde gençler olduğunu ancak her alıcının siyasi bir bilince sahip olduğunu söylemenin zor olacağını ekliyor sözlerine. “Çünkü” diyor “İstiklal Caddesinde, barda, kafede, okulda... Kısacası herhangi bir yerde birilerinin üstünde görüp özeniyorlar.”
Yıllardır bu pasajda tişört, kolye, kemer, çanta gibi ürünler satan Soylu, Che tişörtlerini daha çok erkeklerin aldığını, kadınların ise kolye ve rozetleri tercih ettiğini söylüyor.
Che tişörtü giymeyi doğru bulmayanlar da var...
“Dükkana gelip ürünlere bakan, inceleyen ancak tişörtü sevse dahi politik olarak Che’nin imgesinin bir ürün olarak satılmasına karşı olan kişiler de var ve bu insanlar tercihlerini başka şeyler için kullanıyorlar.”

"Atatürk kadar olmasa da önemli adam" 

Köstebek’in yanındaki bir başka dükkana giriyorum. “Çok bilgim yok abi ama sana yardım etmek isterim” diyen satış elemanıKerem “Ahmet Kaya tişörtü alanın muhakkak ki bir tane de Che tişörtü aldığını” söylüyor. Ve ekliyor: “E tabi Kaya da dağlardan bahsediyordu, Che de dağlara çıkmıştı. Paralellik var.”
Bazen anne babaların gelip çocuklarına ve kendilerine Che tişörtleri aldığını anlatan Kerem "Ben çok tanımıyorum. Ama Atatürk kadar olmasa da önemli bir adam. Hem kapitalizme de karşı. Ben de karşıyım” diyerek “sempatisini” ifade ediyor.
Kerem’e göre de tişörtleri alanların çoğu Che’nin siyasi kişiliğinden, mücadelesinden habersiz. Ancak "Çok satıyoruz bu tişörtleri” diyen Kerem satışlardan da Che’li ürünlere olan ilgiden de memnun.

De tu querida, comandante Che Guevera...

Özellikle rozet ve poster almak isteyenlerin uğrak mekanı Liman pasajdaki bir diğer popüler dükkan.
Satış elemanı Gürkan rozetleri Che’yi yeni öğrenen, onun mücadelesiyle yeni tanışan kişilerin daha çok aldığını,
hakkında yapılan filmin -Motosiklet Günlüğü adlı filmden bahsediyor- satışları arttırdığını söylüyor.
"Bazıları da görsel olarak beğeniyor. Sonra bize soruyor 'bu kim' diye. Anlatınca da hoşuna gidiyor ve alıyorlar."
Soylu, Kerem ve Gürkan'a teşekkür edip pasajdan çıkıyorum. Yağmur başlıyor. O meşhur şarkı dolanıyor dilime. İstanbul'dan Bolivya dağlarında öldürülen Che'ye selam yolluyorum:
"Aquí se queda la clara, la entrañable transparencia, de tu querida presencia, comandante che guevara..." (biz mücadelemize devam edeceğiz / tıpkı sen yanımızdayken olduğu gibi /
ve fidel'le sana diyoruz ki / sonsuza kadar, komutan)(BÇ/EÜ)
* Kahraman Gerilla: Albert Korda'nın bugün her yerde kullanılan meşhur fotoğrafına verdiği isim.

Fidel'in Gözünden Ernesto Che Guevara

 "Fidel, 
 Şu anda aklıma çok şey geliyor. Seninle Meksika'da Kübalı devrimcinin evinde tanışmam, bana sizinle gelmemi teklif etmen, Sierra Maestra'da yaşadığımız tehlikeli anlar. Zafer yolunda çok sayıda yoldaşımızı kaybedişimiz. ... 
 Bugün artık daha olgun olduğumuz için bize bir sürü şey daha az dramatik geliyor. Oysa olaylar kendini tekrarlıyor. Ben de kendimi Küba Devrimi'ne bağlayan görevimi tamamlamış olduğumu hissediyor ve sana, bütün yoldaşlara, artık benim de olan halkına veda etme vaktinin geldiğini düşünüyorum. 
 Şimdi dünyanın başka ülkeleri de benim mütevazı çabalarımı talep ediyorlar. Küba'nın başında olma sorumluluğun nedeniyle sana yasak olan şeyleri ben yapabilirim. Ayrılma zamanı geldi çattı artık. ... Eğer son saatim beni başka bir gökyüzü altında bulacaksa, son düşüncem bu halk ve özellikle sen olacaksın. Zaten nerede olursam olayım, her zaman sırtımda Kübalı bir devrimci olmanın sorumluluğunu hissedeceğim ve bu sorumluluğa uygun davranacağım. 
 Seni bütün devrimci ateşimle kucaklıyorum. Che."
David Deutschmann'ın hazırladığı Fidel Castro Ruz'nun anlatılarından oluşan"Che'li Anılar" Murat Uyurkulak ile Murat Harmancı'nın çevirisiyle Agora Kitapevinden çıktı.
Deutschmann "Bir insan ve devrimci olarak Che Guevara hakkında yazmak söz konusu olduğunda Fidel Castro'dan daha iyi konumda kim olabilir. Onlarınki Latin Amerika'nın çehresini değiştiren ve dünyanın dört bir köşesinde muazzam ve kalıcı etki yaratan tarihi bir ortaklıktı" diyor 2. basım için kaleme aldığı girizgahında...
Okurun bu uyarıyı bir Che portresi okumakla birlikte Fidel ile Che arasındaki ilişkinin nasıl şekillendiği hakkında fikir sahibi olmak şeklinde yorumlayabileceğini kitap geliştikçe anlıyoruz.
Kitapta Che'nin öldüğü söylentileri üzerine, Küba Komünist Partisi'nin Merkez Komite üyelerinin tanıtılacağı ve televizyondan naklen yayınlanan törende, aralarında Che'nin ailesinin de bulunduğu kalabalığa karşı Fidel,  o sırada Che'nin kendisine yazdıklarını aktarıyor:
Veda mektubunda Maria Antonia'nın evinde tanıştıklarından başlayıp Fidel hakkında tek yaşadığı eksikliğin Sierra Maestra'daki ilk günlerinde ona duyduğu güvensizlik olduğunu söyleyen Che bir ömür boyu tanımaktan gurur duyacağı insan olduğunu söylüyor Fidel'in...
"Eğer son saatim beni başka bir gökyüzü altında bulursa son düşüncem bu halk ve özellikle sen olacaksın."
Che'nin ve aslında Fidel'in de askeri kıyafetler içinde devrimci figürlerinin ve yine Che'nin popüler ikona dönüşmüş portresinin bu duygusal satırlar karşısında bambaşka bir imgeye dönüştüğü malum...
Ve Che'nin gerçek ölüm haberi geldiğinde Fidel yine kitle karşısına çıkıyor: Uzun uzun, gelen her habere nasıl kuşkuyla baktıklarını, neye istinaden değerlendirdiklerini anlattığı konuşmasının rdında okur bir halk kahramanın ölümsüzlüğü sindire sindire içselleştiriyor Fidel'le birlikte...
Sonra Şili'de 1971'de Che üzerine düşüncelerini anlattığı bölümde Fidel, yanyana mücadele ettiği arkadaşından gururla bahsediyor, bitirirken "Che devrimci olarak, savaşçı olarak, komünist olarak dünyanın bütün halklarına örnektir" diyor.
Yakın tarihin tanıklarından üstelik bir lider olan Fidel Che'nin öldüğünü kabullenmekte zorlandığını bir röportajında anlatıyor. Çoğu kez rüyasında onunla konuştuğunu açıklıyor.
Kitapta Bolivya Günlüğü'nden Che'nin naaşının Küba'ya iade edilmesi üzerine pek çok konuda Fidel'in konuşmaları, anlatıları verdiği röportajlar derleniyor. Bir devrimin baş figürlerinin yazışmalarına yer veriliyor. (EZÖ)
* Che'li Anılar/Fidel Castro, Türkçesi: Mehmet Harmancı  Murat Uyurkulak 256 sayfa, 1. Basım, Şubat 2009 ISBN: 9786051030265 Fiyatı: 15 YTL

20 Ocak 2015 Salı

Che Guevara 'dünya mirası' ilan edildi

Che Guevara 'dünya mirası' ilan edildi
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Küba devriminin efsanevi lideri Che Guevara'ya ait günlükleri yazılı dünya mirasları listesine aldı.

'Sevdamız Che' atkısı suç delili oldu!


'Sevdamız Che' atkısı suç delili oldu!
Gezi eylemlerinin ardından evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan Memet Barışçan Yalçın bir mektup
- Halen, İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi'nde yatan Yalçın Cumhuriyet'te yayınlanan mektupta, 5 Temmuz 2013 günü Manisa Soma’daki evine yaklaşık 30 polis tarafından düzenlenen baskınla gözaltına alındığını belirterek, hakkında açılan davanın iddianamesinde yer alan delilleri şöyle sıraladı:

1) 1 Haziran günü İzmir-Konak ilçesi Karamürsel önünde “keyfi tutuklamalara karşı adalet istemek” Grup Günışığı dinleyeni olarak basın açıklamasında bulunmak. “Bu pankart grup üyelerinin tutuklu olduğunu teşhir içindir” pankartı tuttuğum ve eyleme aktif katıldığım.
2) Üzerinde “Che” resmi bulunan “Dünyanın Tek Yıldızı Terketmedi Sevdamızı” ibareli boyun atkısı.
3) Grup Günışığı’nın şarkılarını söylemek, halay çekmek.
4) Marksizm’in temel kitabı “Emile Burns” adlı kitabı bulundurmak.
5) Mezar ziyareti yapmak.
6) “Medeni Yıldırım Ölümsüzdür”, “Elbet Bir Bildiği Var Şu Çocukların”, “Kolay Değil Öyle Genç Ölmek”, “Diren Lice” yazan karton döviz bulundurmak.
6. maddede yer alan dövizlerin üniversite mezuniyet töreni geçişi için hazırlandığını ve tutuklandığı için mezuniyet törenine de gidemediğini belirten Yalçın, Che atkısı için, 'bir gün araba alırsam arkasına koymak için almıştım' dedi.

Formalarda Che silüeti


Formalarda Che silüeti

Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrindeki ufak bir kasabanın takımı olan Madureira Esporte Clube'ın takım formalarına Che Guavera silüeti işlendi.
Geçtiğimiz yılın başında Madureira takımının yeni formalarından birinin tasarımında Che Guavera'nın silüetinin olmasına karar verildi. Bu forma tasarımını şimdiye kadar sadece minyatür saha liginde mücadele eden futbol takımı giydi. Bu tasarım Brezilya'da çok iyi tepkilerle karşılandı. Beğenilen bu tasarımın ise Madureira as takımının da gelecek sezon giymesi bekleniyor. Formada sadece Che Guavera'nın silüeti bulunmuyor. Ayrıca kendisinin söylediği "Hasta la Victoria Siempre" (zafere kadar daima) sözü forma numaralarının altında yer alıyor. Bu forma kulübün Küba 'yı ziyaretinin 50. yılı anısına tasarlandı.

Che'nin kızı ebola ile savaşıyor


Che'nin kızı ebola ile savaşıyor

Küba'da doktorluk yapan Che Guevara'nın kızı Aleida Guevara, ebola salgınını değerlendirdi. Dr. Guevara hastalığın yoksulluktan değil, doğaya verilen zarardan kaynaklandığını belirtti.
 - Küba devriminin liderlerinden Dr. Ernesto Che Guevara’nın kızı Kübalı doktor Aleida Guevara, ebola salgınıyla ilgili konuştu. Russia Today’a konuşan Dr. Guevara, salgının kaynağıyla ilgili yorumda bulundu ve piyasacı sağlık anlayışını eleştirdi.

'SALGIN YOKSULLUKTAN KAYNAKLANMADI'

Dr. Guevara, ebola salgınının insanların çevre üzerindeki yıkıcı etkisiyle ilişkili olduğunu, salgının patlak verdiği bölgelerde ekolojik dengenin insanlarca bozulmasının salgına yol açtığını düşündüğünü kaydetti. Salgının iddia edildiği gibi “yoksulluktan” kaynaklanmadığını belirten Dr. Guevara, “Bu çevreyi yok etmemizle ilgili bir problem. Yoksulluğun çok daha ötesinde. Gezegenimizi yok ediyoruz” sözlerini kullandı.

Ebola salgınının kesin kaynağı henüz resmiyet kazanmış değil. Ancak birçok bilim insanı meyveyle beslenen bir yarasa türünün virüsün taşıyıcısı olduğu görüşünde. Salgının başladığı bölgelerde bu tür yarasaların habitatı olan tropikal ormanların insanlarca yok edildiği yarasaların bu nedenle kasaba ve köylere yöneldikleri düşünülüyor.

'SALGININ TEKRARLANMAMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ' 
Salgının patlak vermesinin ardından Birleşmiş Milletler'in uluslararası topluma yaptığı seferberlik çağrısına en hızlı yanıt veren ülkelerden olan Küba’nın salgınla mücadeledeki yerine de değinen Dr. Guevara, “Salgına çözüm aramak, insanlığın tamamı için büyük bir tehdit olan bu hastalığı yok etmek için çok sayıda doktor, bilim insanı ve sağlık çalışanını bölgeye yolladık” dedi.

Dr. Guevara, Kübalı doktorların yalnızca hastaları iyileştirmeye çalışmadıklarını, salgının kendini tekrar etmemesi için de çalıştıklarını vurguladı.

‘İNSAN HAYATINA DEĞECEK MİKTARDA PARA YOKTUR’
Dr. Guevara sözlerinin devamında dünyanın büyük bir kısmında hakim olan piyasacı sağlık anlayışını eleştirdi. Sağlığın bir insan hakkı olduğunu vurgulayan Kübalı doktor, “eğer bir çocuğun hayatını kurtarmak için birine ne kadar para ödeyebileceğini sorarsanız, büyük olasılıkla size net bir rakam söyleyemeyecektir çünkü bir insanın hayatına değecek miktarda bir para yoktur. Fiyatı olmayan bir şeyin piyasada olmaması gerekir” dedi.

Ebola virüsü ilk olarak 1976 yılında şimdiki Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin bulunduğu Zaire’de keşfedildi. Keşfinin ardından geçen sürede birkaç salgın yaşansa da, şu anki salgın bilinen en ciddi ebola salgını. Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre, son salgında şu ana dek ölenlerin sayısı 7 bin civarında ve 16 bin insanda virüs tespit edildi. (Sol)

19 Ocak 2015 Pazartesi

Ernesto Che Guevara Sözleri / Bilge Sözleri

  • Ben Ernesto'ydum sadece Ernesto, sizde sadece birşey olarak var olursunuz. Che olmayı kendim istedim, sizde inanırsanız olursunuz, inanırsanız.
  • Arkamdan konuşmaya devam et. "Çünkü karşıma çıkacak kadar büyük değilsin" .
  • Belki hiç birşey yolunda gitmedi Ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi!"
  • Hayatta öyle seçimler yap ki; Kazandığın şeyler, kaybettiklerine değsin..
  • Eğer birgün beni başım eğik görürsen, Bil ki başım; yere düşmüş birini kaldırmak için eğilmiştir...
  • Peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün hayaller gerçek olabilir!
  • Bana güç veren zaferlerim değil,yaşamdaki yenilgilerimdir.
  • Hayatta daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.
  • Saklayacak bir şeyin yoksa, korkacak bir şeyin de yok demektir.
  • Ne kadar farklı olursa olsun; sana ait olmayana tenezzül etme, Ve ne kadar basit olursa olsun senin olandan asla vazgeçme.
  • İnsanda en büyük hata: Karşıdaki insana gereğinden fazla değer vermek değil, Kendine hak ettiğinden daha az değer vermektir.
  • Kaybetmekten korkma; birşeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma; Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.
  • Aslanlarn Sessiz Kaldığı Yerlerde, Kuşlar Kartallar Volta Atar; Ama Bilmezler ki Aslan O Sesszliği Bozarsa, Kıyamet Kopar.
  • Ayakkabılarımın altı delikti; ama üstü her zaman boyalıydı.
  • Birşeyi yapmak için, onu çok sevmelisiniz. Birşeyi sevmek için, ona delicesine inanmalısınız.
  • İyilik yapmaya devam et.. Karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın .
  • Kaybettiğin tek savaş, uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir.
  • Yoksula gülmedim, zenginliğe özenmedim, faşistleri sevmedim, ezilenleri dövmedim, ben Devrimci doğdum, Devrimci öleceğim.
  • En kolayıdır kaybetmek, Mesele kazanmak için uğraşmakta. Savaşmadan esir olacağına, Savaşarak ölmeli insan aslında.
  • İki şeye hakkım var: Özgürlük ve ölüm. Birine sahip olamazsam ötekini isterim, Çünkü kimse beni canlı tutsak edemez.
  • Çoğu bana maceracı diyecek, evet öyleyim. Ama farklı bir türden.! İnançlarını doğrulamak uğruna, postunu tehlikeye atan türden.
  • En kötüsü ne biliyor musun? Kendine yenilmek, pes etmek.
  • Sevgili dediğin güzelliğiyle seni kendine aşık eden değil, Sana kendin olabilme şansını verendir.
  • aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise; bana komünist diyorlar.
  • Hayat Korkakları Affetmez...
  • Dünyanın neresinde olursa olsun, Haksız yere birisinin suratına atılan tokadı Kendi suratında hissetmeyen kişinin insanlığından şüphe ederim.
  • Yağmur komünisttir; çünkü herkese eşit yağar. Rüzgar ise kapitalisttir zayıf olanı yıkar
  • Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi.
  • Gazeteci Lisa Howard Bir devrimcinin sahip olduğu en önemli özellik nedir? diye sorar röportaj sırasında. Che yanıtlar : Aşk. Bu yanıt çok şaşırtmış olmalı ki tekrar etmekten kendini alamaz genç kadın. Aşk? İnsanlık aşkı, doğruluk ve adalet aşkı. Bunları taşımıyorsa benliğinde, gerçek bir devrimci değildir o.
  • Savcı: El Salvador’da ne yapıyordun? Che: Tenimi bronzlaştırıyordum. Savcı: Peki binayı neden havaya uçurdun? Che: Güneşimi kapatıyordu.
  • Düşmanın yoksa, hayatta hiç başarılı olamadın demektir.
  • Dizlerimin üzerinde yaşamaktansa,ayaklarımın üzerinde ölmeyi tercih ederim.
  • Bir devrimci başkasına atılan tokadı kendi yüzünde hissedendir.
  • Gerçek devrimciyi yöneten büyük aşk duygularıdır.!
  • Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı öldüremezsiniz.
  • Devrimcinin görevi devrim yapmaktır.
  • Gerçekçi olalım, imkansızı isteyelim.
  • Devrimden başka bir hayat yoktur.
  • Bir yalan, hangi amaç için söylenmiş olursa olsun, her zaman, en kötü gerçekten daha kötüdür.
  • Bir, iki, birden çok Vietnam yaratalım.
  • Savaşan, kaybedebilir. Savaşmayan, çoktan kaybetmiştir.
  • Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın. Ölmeden önce, katiline...
  • En önemlisi, kabiliyetinizi koruyabilmeniz, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kaabiliyetinizi. Bu bir devrimcinin en önemli özelliğidir.
  • Ben, Ben olmadan önceki ben (ernesto che guevara)

Dr. Ernesto Che Guevara' nın Ayrılık Mektupları…

“Bir insanın karakterini test etmek isterseniz ona yetki verin.”
Abraham Lincoln
Küba Devrimi’nin öncülerinden, Fidel Castro’nun yoldaşı Arjantinli devrimci doktor Ernesto Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde sırt çantasından; “Atatürk’ün Büyük NUTUK’u” çıkmıştır…
NUTUK’un Küba Devrimi’ndeki yeri aslında daha önceki yıllara dayanıyor. Sosyalist Küba Cumhurbaşkanı Fidel Castro, 12 Mayıs 1961 tarihinde Havana’da görevli genç Türkiye diplomatı Bilal Şimşir’den “Atatürk’ün Büyük Nutuk Kitabını” ister. ABD’nin bilgisi olmaması ricasıyla yapılan bu istek, Bilal Şimşir tarafından uzunca bir süre sonra yerine getirilebilir. İşte, Fidel Castro’nun Atatürk hayranlığının kaynağı; İngilizce “Nutuk” kitabını özümseyerek okumasında, devrimci M.Kemal ATATÜRK’ün ilk antiemperyalist savaşımını zafere eriştiren “1919 Ruhu”ndan esinlenmesinde yatıyor.
12 Aralık 1996’da bir ödül töreni için gittiği Küba’da Fidel Castro ile görüşen Dursun ÖZDEN kendisine “Türkiye’de solcu, ilerici ve devrimci gençler; Che Guevara ve Fidel Castro’yu çok seviyorlar ve sizleri mutlak önder olarak kabul ediyorlar…” der. Bu sözlere Castro’nun verdiği yanıt çok anlamlıdır: “Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?… Devrimci ATATÜRK bizim ve tüm mazlum halkların esin kaynağıdır…”
Che, Cuba Devriminin sonunda artık başka Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti. 1965 Eylül’ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı.
Ölüm Che‘yi Bolivya’da Higueras yakınlarında yakaladı. Barrientos’un askerleri O’nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakınlarında kıstırdılar. Bacağından ağır bir yara aldı. Hieguras’da bir okula hapsedildi. Kimsenin karsısında eğilmedi. 9 Ekim günü Barrientos’un kiralık katillerinden Mario Turan’ın dokuz kurşunuyla can verdi.
3 Ekim 1965′de Fidel Castro, Che‘nin Cuba’dan ayrılışı nedeniyle yazdığı ünlü mektubunu Küba Halkı’na okudu.
İşte Dr. Ernesto Che Guevara‘ nın o ünlü ayrılık mektupları :
Che’nin Fidel’e ayrılık mektubu
Fidel,
Dünyanın başka ülkeleri benim mütevazı çabalarımın yardımını istiyor. Ben senin Küba’ya olan sorumluluğunun sana imkân vermediği şeyi yapabilirim. Ayrılmamızın zamanı geldi.
Bunu acı ve sevincin karışımıyla yaptığım bilinsin; burada benim kurucu umutlarımın en safını ve sevdiklerim arasında en sevgili olanı bırakıyorum ve beni evladı gibi kabul eden bir halkı bırakıyorum. Bu, benim ruhumdan bir parça koparmaktır. Yeni savaş alanlarında bana vermiş olduğun inancı, halkımın devrimci ruhunu, görevlerin en kutsalı olan nerde olursa olsun emperyalizme karşı mücadele etme görevini yerine getirme duygusunu taşıyacağım.
Başka gökler altında son saatim geldiğinde benim son düşüncem bu halk ve özellikle sen olacaksın. Öğrettiklerin için ve eylemlerimin en son sonuçlarına dek sadık olmaya çalışacağım, örneğin için sana teşekkür ettiğimi, Devrimimizin dış politikası ile her zaman özdeşleştiğimi ve buna devam edeceğimi, sonumun geldiği herhangi bir yerde Kübalı devrimci olmanın sorumluluğunu duyacağımı ve öyle davranacağımı, çocuklarıma ve karıma maddi hiçbir şey bırakmadığımı ve bundan üzüntü duymadığımı, aksine sevindiğimi, onlar için hiçbir şey istemediğimi çünkü devletin onlara yaşama ve eğitim görmeleri için gereken her şeyi vereceğini biliyorum.
Her zaman zafere kadar!
Ernesto
Che’nin çocuklarına ayrılık mektubu
Sevgili Hildacık, Aleidacık, Camilo, Celia ve Ernesto
Eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. Beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. Babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.
İyi bir devrimci olarak yetişin. Doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. Devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. Her şeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. Sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.
Babanız
Che’ nin ihtiyarlara ayrılık mektubu
Sevgili ihtiyarlar…
Yaklaşık on yıl kadar önce, size yine böyle bir veda mektubu yazmıştım… Çok daha bilinçli olmak dışında, hiçbir şey değişmedi özünde; Marksizm anlayışım derinleşti ve netleşti. Özgürlük adına savaşanlar için tek çözüm yolunun silahlı mücadele olduğuna inanıyorum ve bu inanca uygun olarak davranıyorum…
… Çokları bana maceracı diyecek, evet öyleyim -ama farklı bir türden- inançlarını doğrulamak uğruna postunu tehlikeye atan türden…
Bundan böyle, bir sanatçı dikkatiyle eksikliklerini gidermeye çalıştığım irade gücüm taşıyacak, şu sallanan bacaklarımı ve çoktan tükenmiş olan ciğerlerimi. Ve bunu becereceğim.
Arada bir düşünün yirminci yüzyılın şu fedaisini…
Ve isyankar, başıboş oğlunuz kucaklar sizleri.
Ernesto

35 Maddeyle ‘Son Devrimci’ Ernesto Che Guevara’nın Hayatı

Dünyada bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi farklı kollardan sürdürülüyor ya da sürdürülmeye çalışılıyor. Occupy (işgal) hareketleri, Arap Baharı, Brezilya direnişi, Gezi Parkı direnişi gibi hareketler, farklı arka planlarla yola çıkıyor ve kitleleri sokağa döküyor.
Bugün kendisinden sonraki bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerinin en büyük ilham kaynağı olan, Ernesto Che Guevara’nın doğum günü. Biz de büyük devrimcinin anısına, hayatının genel hatlarına bir bakış atıyoruz.

‘Son Devrimci’

The Myth of Che Guevara
1928, Haziran’ın 14’ünde Arjantin, Rasorio’da doğdu. 9 Ekim 1967’de henüz 39 yaşındayken La Higuera, Bolivya’da öldürüldü. Kendisinden sonra gelecek ve tüm dünyada etkili olacak özgürlük hareketlerinin sembolü oldu.

Yüzyılın en etkili portresi

Heroico1
İkonik fotoğraf aynı zaman 20.Yüzyıl’ın en çok basılmış fotoğrafıdır. Alberto Korda imzalı fotoğraf Küba gazetesi Revolución için 1960 yılında çekildi. Bu fotoğraf daha sonra ona sorulmaksızın sayısız defa yayımlandı, Korda tek kuruş kazanmadığı fotoğrafı hakkında en sonunda 2000 yılında Smirnoff`a dava açtı. Fotoğrafın kullanımıyla ilgili şöyle dedi: “Che Guevara’nın uğrunda öldüğü görüşleri destekleyen biri olarak, bu fotoğrafın onun anısını yaşatmaya ve dünyadaki sosyal adaleti sağlamaya çalışanların kullanmasına karşı değilim, fakat alkol gibi ticari nesnelerin reklamını yapmak için Che’nin şöhretini kullananların kategorik olarak karşısındayım.” Kazandığı 50.000 doları Küba Sağlık Sistemi’ne bağışladı ve “Eğer Che yaşasaydı o da aynısını yapardı” dedi.

Özgürce varolmanın dayanılmaz gücü

sartre
Jean Paul Sartre, Che için sadece bir entelektüel değil, o aynı zamanda çağımızın mükemmel insanı demişti. Onun için hala devrimci ve idealist kişiliğiyle rönesans insanı adına en önemli referanstır denir.

Plaj havlusundan tshirt baskısına Guerillero Heroico

ji
Jim Fitzpatrick tarafından stilize edilen Alberto Korda’nın “Guerillero Heroico” fotoğrafı tüm dünyada Che’yi bir pop kültür ikonu haline getirdi.

Bahçesinde bir Ernesto

che-04
Che Guevara henüz küçük bir çocukken doktorlar tarafından astım teşhisi konuldu bu yüzden ailesi Alta Gracia bölgesindeki bu eve taşındı. Avellaneda’daki bu ev şu an kapsamlı bir Che Müzesi’ne dönüştürülmüş durumda.

Bir Comandante geliyor

resim detay
Guevara 1935-1937 ve 1939-1943 tarihleri arasında bu evde yaşadı. Bugün evin verandasına oturmuş Küçük Ernesto’nun bronzdan heykeli, anısana gelen ziyaretçilerini karşılıyor.

Sol baştaki kızgın bakışlı erkek çocuk

Che Guevara-listelist
Tam ismiyle Ernesto R. Guevara de la Serna, İspanyol ve İrlanda asıllı bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya gelmiştir. Annesinin ve babasının soyu Basklara dayanır. İsyan ve özgürlük Ernesto’nun köklerinde vardır. Babası Ernesto Guevara 1969 yılında “oğlumun damarlarında İrlanda köklerinin kanı akmaktadır” demiştir. Guevara’nın atalarından Patrick Lynch 1715 yılında İrlanda’da Galway’de doğmuş, İrlanda’yı terk edip İspanya’nın Bilbao şehrine, oradan da Arjantin’e gitmiştir. Soyadı Guevara’nın ise, Che’nin bask köklerinden geldiğine inanılmaktadır. Guevara, Bask Bölgesi’nde Alava kentinde bir yerleşimdir.

Anne, Che ve baba

che1 (1)
“Gençlik! Çok çok çalışmamız gerekli… Gözüm ağrıyor, gözlüğüm yok göremiyorum, okumayı sevmiyorum, yoruldum ve benzeri şeklinde şikayetler etmemeliyiz… Tüm bunlar her insanın karşılaştığı zorluklardır… Sonuç olarak çalışmalıyız!”

Benim bir hayalperest olduğumu söyleyebilirsin

che listelist
Gençliğinde rugby ve satrançla ilgilenen Che, varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Pablo Neruda’nın şiirleri, arkeoloji, fotoğraf gibi pek çok konuyla ilgilendi. Kendini, insana, topluma ve dünyaya karşı her zaman meraklı ve sorumlu hissediyordu. Bu merakı ve öncü kişiliğiyle kısa hayatı boyunca uzun seyahatlere çıktı.

Düşlerinde özgür dünya

62
Guevara, tıp öğrenimi için 1948’de Buenos Aires Üniversitesi’ne girdi. Kesintili öğrenim hayatını, Mart 1953’te tıp öğrenimini bitirip aynı yılın 12 Haziran’ında diplomasını alarak noktaladı.

Rüzgar bizi kendisiyle götürecek

20-07-2011-alta-gracia-231
Che öğrenciliği ve sonrasında tüm Güney Amerika’yı kapsayan seyahatlere çıktı. Peru, Kolombiya ve Venezuela’ya gitti… Peru’da bir süre bir cüzam kolonisinde gönüllü olarak çalıştı. Arkadaşı Granado ile çıktığı bu yolculuklarda tuttuğu notları sonradan 2004 yapımı “Motorcycle Diaries” adlı filme kaynaklık etti. Yolculuk Bogata ve Caracas’a kadar devam etti. Bu yolculukta en büyük destekçileri 500 cc’lik 1939 model Norton marka motosikletti. İki arkadaş “La Poderosa II” (Güçlü II) adını verdikleri bu motosikletle Amazon kıyılarını geçtiler.

Devrim başlıyor

moncada_post3
Che, 1953 yılında Buenos Aires’e dönerek eğitimini tamamladı. Aralık ayında San Jose, Costa Rica’da Küba Devrimi’nin önemli noktalarından olan Moncada Kışlası Baskını’na katılanlarla buluştu. Bu baskın Küba Devrimi’nin başlangıcı olarak kabul edilir. Bu baskın Batista’ya karşı gerçekleştirilen ilk silahlı eylemdir.

Kol kola yürüyüşün gücü

Che1
Jacobo Arbenz yönetimindeki Guatemala’ya gitti. Arbenz sömürge sonrası Guatemala’da toprak reformunu peşindeydi. O dönemlerde ülke Amerikalı büyük tarım şirketlerinin çiftliği konumundaydı. ABD kaynaklı bir şirket olan “United Fruit Company” toprak reformundan rahatsızdı. CIA ve Amerikan Hükümetiyle yakın ilişkiler içinde olan bu şirketin konumu aslında Güney Amerika halklarının durumunu özetliyordu. Halk yarı köle bir sistem içinde büyük şirketler için yaşıyordu. Jacobo Arbenz daha sonra CIA tarafında devrilecekti.

“Che” isminin anlamı

la-castro1953
Guatemala City’de, Fidel Castro’nun teğmenlerinden Niko Lopez ile tanıştı. Lopez, Moncada Baskını sorumlularından ve ateşi yakılan Küba Devrimi’nin önemli isimlerindendi. Guevera’ya, Che lakabını takan da Lopez’dir. Che, ‘Bolşevik’ anlamına gelen “chebol” kelimesinin kısaltmasıdır. 1954 yılına gelindiğine Guatemala’da doktorlukla ilgili bir iş bulamamıştı. Bu süre zarfında bir çok politik eylemde yer aldı ve Kübalı devrimcilerle tanıştı. Jacobo Arbenz, CIA tarafından devrildikten sonra Mexico City’e gitmek durumunda kaldı.

Ekip toplanıyor

GH Cuba Fidel Raul Che copy
Moncada Baskını’ndan sonra tutuklanarak 16 yıl ceza alan Fidel Castro, 21 ay hapis yattıktan sonra Batista’nın emriyle cezasının geriye kalan bölümü bağışlandı. Castro ve arkadaşları hapisten çıktı. Bu gelişmelerin ardından Nico Lopez, Guevara’yı, Fidel’in kardeşi Raul Castro’yla tanıştırdı. Bir ay sonra Fidel, Meksika’ya gelecek ve Che ile tanışacaktı. Guevara aynı gece Küba Devrim Hareketi’ne katıldı.

Çıkartma gemisi olarak bir motor yat

Granma
25 Kasım 1956 günü sürgündeki 82 adam Meksika’nın Tuxpan, Veracruz Limanı’ndan Küba’ya doğru denize açıldılar. 50.000 Meksika pezosuna bir Amerikalıdan satın aldıkları teknelerinin adı Granma’ydı. 2 Aralık’ta şu anda Granma Eyaleti olarak bilinen yerde karaya ayak bastılar. Tekne şu anda Havana’daki Devrim Müzesi’ne bitişik Granma Anıtı’nda sergilenmektedir. Ayrıca, Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin resmi gazetesinin başlangıcından beri adı Granma’dır. Teknede Kübalı olmayan tek kişi Guevara’dır.

Karizmatik liderin doğuşu

Granma-route-mine-20
Karaya çıktıkları anda Batista’nın askerleri tarafından saldırıya uğradılar, birçoğu öldü, Che ise yaralandı. Ekip 21 Aralık’ta yeniden toplanabildi, geriye sadece 15 kişi kalmıştı. Guevara, bu çatışmada kaçan bir yoldaşın düşürdüğü cephaneyi almak için tıbbi malzeme çantasını bıraktığını ve o anı, doktordan savaşçıya dönüştüğü an olarak hatırladığını yazar. Ekip, Küba’nın ortasına doğru Sierra Maestra dağlarına saklanır ve Batista rejimine karşı gerilla savaşı başlar. Guevara, isyancılar arasında bir lider olarak görülmeye başlanır, artık “Comandante” olmuştur.

Yeni bir ülke doğuyor

Castros-Journey-To-Havanna
1959 yılı Ocak ayının ilk günü, gece saat 02’de Batista, ailesi ve yakın arkadaşları, bir uçakla Havana’dan ayrılır. Batista’nın bu kararında generallerinin gizlice Fidel’le pazarlığa oturduğunu öğrenmesi etkili olmuştur.

“Ölüm bizi ayırıncaya dek” demenin en yakın hali

che 4
7 Şubat 1959’da zafer kazanan hükümet tarafından Guevara “doğuştan Küba vatandaşı” ilan edilir. Kısa süre sonra Meksika’dan Granma yatıyla yola çıkmadan önce, ayrıldığı Gadea ile evliliğini resmen sona erdirmek için boşanma işlemlerine başlar. 2 Haziran 1959’da, 26 Temmuz Hareketi’nin (Küba Devrimi) bir üyesi olan ve 1958 sonlarından beri birlikte yaşadığı Aleida March ile evlenir.

Hayaller, mücadele ve aşk

aleida
Aleida March, 26 Temmuz Hareketi’nin bir üyesidir, örgütün mücadelesinin en önemli yeri olan Escambray Dağları’na kurye olarak görevlendirilir. Che, Aleida ile bu şekilde tanışsa da, genç kadın Che’yi uzun süredir tanımaktadır. İsyancıların korsan radyosu Radio Rebel de sık sık Che’den söz edilir. Batista yönetimi devrilmeden önce mimlenen Che’nin “Aranıyor!” posterleri Aleida March’ın memleketi Santa Clara caddelerinde boy boy sergilenmektedir.

Che bürokrat olursa

Che
7 Ekim’de Ulusal Toprak Reformu Enstitüsü’nde (Department of Industry of the National Institute of Agrarian Reform) başkanlığına getirilir. Kasım ayında ise Küba Merkez Bankası başına getirilmiştir. Sık sık parayı kınadığı ve yürürlükten kaldırılmasını desteklediği için bu görüşünü desteklemek adına Küba paralarını takma adı olan “Che” ile imzalamıştır. Paraların üzerine şeker kamışı toplayan bir köylünün resmini bastırmıştır.

Economista-comunista

cheee
Küba’da devrim yapılmış, silahla yürütülen mücadelenin ekonomik atak safhasına geçme gereği doğmuştur. Devlet bakanlıklarına ve ekonomik gidişata ilişkin toplantıda Fidel kürsüden: “Ekonomiyi düzeltmeliyiz, kaynakları etkin kullanmalıyız” yönünde söylev verirken “Aranızda iyi bir ekonomist var mıdır?” der. Koca salonda bir tek Che’nin eli havadadır. Fidel bunun üzerinde Che’ye “Senin ekonomiden anladığını bilmiyordum” yanıtını verir. Che tarihi cevabını, İspanyolca’da “economista” ile “comunista” arasındaki okunuş benzerliğinden yola çıkarak verir “Ben senin, ‘aranızda iyi bir komünist var mı’ dediğini sanmıştım…”

Patria o muerte: Ya istiklal ya ölüm konuşması

Aralık 1964’te Birleşmiş Milletler’de konuşma yapmak üzere Küba Heyeti’nin başı olarak New York’a gider. Konuşmasında Vietnam üzerinden Amerika’yı eleştirir. Ayrıca Türkiye’nin Kıbrıs Politikası da eleştirilerden nasibini alır. CBS Televizyon Kanalı’nda pazar günleri yayınlanan “Face the Nation” isimli haber programına çıkar. O artık tüm dünyanın tanıdığı ve etkilendiği bir devrimcidir.

Her yer Che her yer direniş

PAR304107
17 Aralık’ta Paris’e uçar ve üç aylık bir uluslararası geziye başlar. Bu gezi sırasında Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Cumhuriyeti (Mısır), Cezayir, Gana, Gine, Mali, Dahomey, Kongo-Brazzaville ve Tanzanya’yı dolaşır. İrlanda, Paris ve Prag’da molalar verdi. Üçüncü defa Moskava’ya gider.

Castro – Kruşçev el ele

cuban-missile-crisis-radio-rover
Bu dönemde Çin Komünist Partisi yanlı tutumunu onaylamayan Sovyet görevlilerinin Castro’ya, Che hakkında baskı yaptıkları söylenmektedir. Ayrıca Che’nin popularitesinin de Castro’yu rahatsız etmiş olabileceği düşülmüştür. Bunun doğru mu yoksa magazinel bir bilgi mi olduğu tartışmalıdır.

Küba Füze Krizi ve Türkiye

6412555_orig
Guevara, 1962 Ekim ayında ortaya çıkan Küba Füze Krizi’ne neden olan Sovyet nükleer balistik füzelerinin Küba’ya getirilmesinde anahtar rol almıştır. Birkaç ay sonra İngiliz gazetesi ‘Daily Worker’ ile yaptığı görüşmede eğer füzeler Küba kontrolünde olsaydı başlıca ABD şehirlerine doğru bu füzeleri kullanacağını söylemiştir. Sonrasında Sovyetler Birliği’nin üçüncü lideri Nikita Kruşçev’in füzeleri Castro’nun bilgisi dışında kaldırmasından ötürü Sovyetleri sert bir dille eleştirmiştir. Füze Krizi, ABD’nin Türkiye’ye yerleştirdiği füzelere karşılık SSCB’nin de Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlamış, Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehditi altında bırakan bunalımdır.

Bilinmeyen yıllar

Che-Guevara-Rolex GMT
Birleşmiş Milletler konuşması ve gezilerinin ardından 14 Mart 1964’te Küba’ya döner ve Castro’nun da katıldığı sade bir törenle karşılanır. Nisan ayında Castro’nun önünde Küba vatandaşlığından ve Küba’daki tüm resmi görevlerinden ayrılmıştır. Guevara’nın Castro’ya yazdığı ünlü veda mektubunda belirttiği üzere, devrim uğruna savaşmak için Küba’dan ayrıldığını, tüm parti, askerî ve hükümet görevlerinden istifa ettiğini ve Küba vatandaşlığından vazgeçtiğini yazmaktadır.

Muchos Vietnam, es la consigna

Cezayir’de yaptığı son resmi konuşmasında artık Kuzey Yarımküre’yi, batıda ABD ve doğuda SSCB liderliğinde, Güney Yarımküre’nin sömürücüsü olarak gördüğünü belirtmiştir. Vietnam Savaşı sırasında komünist Kuzey Vietnam’ı desteklemiş ve gelişmekte olan ülkelerin halklarını, silahlanıp “pek çok Vietnamlar” yaratmaları için teşvik etmiştir. Ünlü sözlerinden olan: “Crear dos, tres… muchos vietnam, es la consigna.” Yani “İki, üç, daha fazla vietnam yaratmak, parola bu.” cümlesini demiştir.

Bir adanmışlık öyküsü

2261917457_small_3
Cezayir konuşmasına kaynaklık eden olay, İspanyol Saharası diye bilinen bölgeyle ilgili anlaşmazlıklar nedeniyle Fas’ın savaş ilan etmesi üzerine gelişmiştir. 1962 Eylül’ünde Cezayir Küba’nın yardımını isteyince, Küba, Cezayir kuvvetlerini desteklemek için 686 asker ve subay ile 60 tanktan oluşan bir birlik gönderir. Guevara, Küba Kuvvetleri’nin konuşlanmasını örgütleme ve gerçekleştirmede önemli rol oynamıştır.

Kıtasal bir devrim hayali ve Bolivya

ueridos compa
Küba’daki görevlerinden ayrılmasının ardından ortadan kaybolan Che için nerede olduğuna dair bir çok görüş ortaya atılmıştır. Devrimin ikinci adamının bir anda ortadan kaybolması büyük merak ve gizem uyandırmıştır. Castro yaptığı açıklamalarda Che’nin nerede olduğunu bildiğini ama bunu ancak o isterse açıklayabileceğini söylemiştir. Tarihi net olmayan ünlü veda mektubunda Küba Devrimi’ne inandığını ama dünyanın diğer bölgelerindeki devrimlere kendini adamak için Küba ile olan tüm bağlantılarını kopardığını yazmıştı. Bu dönemlerde Prag ve Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde saklanmış olduğu, Küba’ya ise ancak bir kaç ay için yeni bir gerilla mücadelesine hazırlık yapmak için geleceğini belirtmiştir. Bu mücadele Bolivya için olacaktır.

Bolivya dağlarında

CheinBolivia1
Guevera’nın Bolivya’da devrim başlatmak için harekete geçerken tasarladığı planları işlememiştir. Havana’yla telsizlerle kurulan haber ağı neredeyse hiçbir işe yaramamış, Bolivyalı muhalifler söz verdikleri desteği geri çekmiştir. Amerika, Che’nin Bolivya’da isyan başlatmak üzere olduğunu öğrenmiş ve Bolivya Ordusu’nu eğitmiştir. Che’nin yakalanabilmesi Amerikalı askerler, ajanlar ve diplomatların kesintisiz çalışmasıyla sağlanmış, bu uğurda büyük bir seferberlik başlatılmıştır. Guevara, o dönemde sadece düzensiz bir orduyla mücadele edeceğini düşünürken, savaş teknikleriyle eğitilmiş özel birliklerle karşılaşmıştır.

Che’yi yakalayan özel eğitilmiş yeşil bereli timi

MajorRalphShe
Bolivya Özel Harekât Birliği’ne yeri bildirilen Guevera kamp yakınlarında devriye gezerken yaralanarak yakalanmış ve bir gün sonra infaz edilmiştir. İnfazını gerçekleştiren asker kurayla seçilmiş, tetiği çekmeden önce fazlasıyla paniklediği için Che şu cümleleri söylemiştir: Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın.”

Vallegrande İsası

800px-CheExec19
İnfazdan sonra Che’nin vücuduna, onu çatışma esnasında ölmüş gibi göstermek için defalarca ateş edilmiş, basına fotoğraflar çektirilmiş ve daha sonra kimliği tespit edilmemesi için elleri kesilerek bilinmeyen bir yere gömülmüştür. Kimi kaynaklara göre cesedin önce yakıldığı belirtilir. Fotoğrafların yayınlanmasının ardından “El Cristo de Vallegrande” (Vallegrande İsası) tabiri ortaya çıkmıştır.

Ondan o kadar korkmuşlar ki

543a87b8ee4adc98bcfd6dd81e
1997 yılında Guevara’nın elleri olmayan cesedinden kalan kemikler Vallegrande yakınlarındaki bir uçak pistinin altından kazılarak çıkarılmış, DNA testiyle kimliği tespit edilmiş ve Küba’ya geri getirilmiştir.

Bir yaşayan efsane

pioneros seremos como el che
Bugün Küba’daki çocuklar her okul gününe “Komünizm için öncüler, Hepimiz Che gibi olacağız!” andıyla başlar. Guevara’nın Santa Clara’daki anıt mezarı birçok Kübalı için dinsel bir önem taşıyor.

Bonus: Víctor Jara: Vamos por Ancho Camino

Víctor Jara: Allende’nin devrilmesinden sonra Pinochet tarafından tutuklanarak cezaevi olarak kullanılan stadyuma tıkılmış Şili’li efsane sanatçı. Gitar çalıp şarkı söylemeye devam ettiği için önce elleri kırılmış, şarkılarına devam etmeye çalışması üzerine elleri kesilip daha sonra da işkence ile öldürülmüştür.