3 Mart 2015 Salı

Che Guevara dünya mirası


Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Küba devriminin efsanevi lideri Che Guevara’ya ait günlükleri yazılı dünya mirasları listesine aldı.

UNESCO, Che Guevara’nın gençliğinde yazdığı günlüklerinin dünya mirası sayıldığını açıkladı. Günlüklerin dünya mirası olarak kabul edilmesi Bolivya ve Küba’nın talebi üzerine gerçekleşti.
Bolivya’da bulunan Che Guevara Araştırmaları Merkezi, başvuru yaparken günlüklerin edebi değer taşıdığını belirmişti. UNESCO’nun yazılı dünya mirası listesine giren diğer belgeler arasında en fazla dikkat çeken Kudüs’te bulunan Yad Vashem soykırım müzesine ait belgeler oldu. Yahudi soykırımına tanıklık edenlerin yaşadıklarını yazdıkları belgeler de UNESCO’nun dünya mirası listesine alındı. Bunun dışında Myanmar’da bulunan taş yazıtlar ve Nepal’de bulunan el yazmaları da listeye girdi. Liste UNESCO’nun 14 kişilik bir ekibi tarafından belirleniyor. Ekip, 54 ülkeden gelen 84 talebi değerlendirerek listeyi oluşturdu.
Suriye’de 6 miras tehlikede
Öte yandan UNESCO iç savaş yaşayan Suriye’deki 6 dünya kültür mirasının tehlike altında olduğunu bildirdi. “Tarihi Şam kenti”, “Palmyra bölgesi”, “Tarihi Bosra kenti”, “Tarihi Halep kenti”, “Salahaddin Kalesi” ve “Suriye’nin kuzeyindeki tarihi köyler” tehlike altında bulunuyor.

Ukrayna’da Che tişörtüne 5 yıl hapis

Ukrayna’da Che tişörtüne 5 yıl hapis

Ukrayna’da 18 Aralık itibarıyla yürürlüğe giren yasaya göre komünist ideolojiyi temsil eden bir sembol veya tanınmış komünistlerden birinin yer aldığı bir nesne bulunduran bir yurttaş 5 yıl hapse mahkum edilebilecek.

Ukrayna parlamentosu resmi sitesinde yayınlanan ve 18 Aralık itibarıyla geçerli olan “komünist ideolojinin propagandasının yasaklanması” yasasına göre, bundan böyle ülkede komünizmi temsil eden sembolleri  ve uluslararası komünist hareketin tanınmış simalarının resimleri üzerinde taşıyan nesneleri bulunduranları ciddi cezalar bekliyor. Yasaya göre Ukrayna sınırları içerisinde üzerinde Che Guevara portresi bulunan tişört giyen bir yurttaşa “5 yıl hapis ve mal varlığına el koyma” istemiyle dava açılabilecek.
Parlamentoya Oleksandr Turçinov, Sergey Paşinski ve Viktorya Siyumar tarafından tanıtılan yasa ilk olarak Ukraya’nın parlamento seçimlerinin ardından ortaya çıkan Avrupa Birlikçi ve faşist koalisyonun anlaşma metninde yer almıştı.

Bir devrim inadı: Ernesto Che Guevara...

Dünyada devrim inadının ve arayışının sembollerinden olan Ernesto Che Guevara, ölümünün 45'inci yılında tüm dünyada süren devrim mücadeleleriyle anılmaya devam ediyor.


Büyük devrimci önder Che, devrime olan inancı ve kararlı mücadelesiyle ezilen halkların devrim inadını temsil etmeyi ve tüm dünyanın devrimci kahramanı olmayı sürdürüyor.
Küba’da yoldaşı Fidel ve isimsiz binlercesi ile her türlü zorluğu aşarak ulaştıkları devrimin ardından, Bolivya halkının emperyalizm ve kapitalizmin ağır sömürüsünden kurtulması için verdiği mücadelede belki bir kez öldürüldü Che…
Ama o günden bu yana her gün doğarak dünya halklarına umudun her zaman var olduğunu ispat etmeyi ise tek bir gün bile ihmal etmedi.
Onur Behramoğlu’nun kaleminden Ç...
“Astımlılara özgü bir nefes alış veriş tarzı, çıkık bir alın, kalın telli saçlar, ciddi tavırlar, sorgulayan bakışlar, parlak düşünceler, gediğine oturan sözcükler, enerjik haller, berrak bir gülüş ve dışarı fışkıran sihirli hayal bulutlarıyla kaplı bir zihin. En yüksek insani değerlerin simgesi, bir ışık halesi, çağın en mükemmel insanı.” Ç, bizim için her zaman ve sonsuza dek Che’dir. Ernesto Che Guevara...
Soluk soluğa okuduğu kitapların alfabetik listesini tuttuğu ve Jack London’dan Faulkner’a, Marx’tan Jung’a nice ismin kayıtlı olduğu defterinde sadece Jules Verne başlığının altına yirmi üç roman adı yazan, psikoloji ve arkeolojiye derin ilgi duyan, ailesine gönderdiği bir mektupta “Lenin’in görüşleriyle harmanlanmış yerleri görme isteğiyle yanıp tutuştuğunu” söyleyen, çocukluğunun kahramanı Gandhi’nin suikaste kurban gittiğini öğrendiğinde kahrolan, ölüm döşeğindeki anneannesinin başucunda on yedi gün boyunca bekledikten sonra mühendislik fakültesini bırakıp tıp doktoru olmaya karar veren, kenardaki en çirkin kızları – kendilerini dışlanmış hissetmesinler diye – dansa kaldıran delikanlı Ernesto.
Yoğun düşünce gerektiren satranç, fiziksel mücadeleye dayalı rugby, ikisine de tutkun bir genç. Melek yüzüyle söylemeye bayıldığı şeytani tekerleme: “İki arkadaş oturuyormuş bir ağacın altında / Şimşekler çakıyormuş o sırada / Yıldırım düşmüş...güm! / Boynunda Aziz Crispin madalyası olan / Boylamış öbür dünyayı o anda!”. Okuduğu kitaplardan bir felsefe sözlüğü hazırlamak için çalışırken bile, aslında şiire, özellikle Neruda, César Vallejo ve Leon Felipe’ye düşkün. Siyasi fikirlerinden ziyade etik fikirleri olan bir üniversiteli. Sertlik ve incelik.
Maceraperest gözlemciden devrimci eylemin sembolü olmaya giden yolda, motosikletle keşfedilen Latin Amerika, komünizm ve Fidel... Meksika’da bir hastanede, hayata döndürmek umuduyla her sabah görmek için gittiği yaşlı çamaşırcı kadının ölümü. “Ne acı ne de zafer içinde” gerçekleşen ölümleri, yeryüzünün tüm yoksullarının...
Meksika’da yakalandıklarında, Fidel’e söylediği sözler: “Benim için devrimi bekletme, beni bırak, Meksikalı yetkililer beni nereye gönderirlerse oradan kavgaya katılırım.” Fidel’in kısacık yanıtı: “Seni bırakmayacağım.”
Granma isimli tekneyle seksen iki kişi 2 Aralık 1956’da Küba’ya çıktıktan sonra, Fidel’in, hayatta kalan ilk grupla 18 Aralık’ta karşılaştığında, kardeşi Raul’la konuşması “Ne kadar tüfek var sende?”. “Beş.” “Bende de iki var, hepsi yedi yapar, artık bu savaşı kazanabiliriz.” Savaşı kazanırlar. Çünkü Che’yi bırakmaz Fidel çünkü onlar hasımlarının yaralılarını iyileştirirken, karşılarındaki güçler onlardan kimi yakalarlarsa kurşuna dizerler çünkü ağır yaralı bir yoldaşlarını terk etmek zorunda kaldıklarında onun alnından öperek veda etmek isteyen Che, böyle bir şey yaparsa durumun ümitsizliği belli olacak diye sessizce gidecek kadar büyük, derin, yakışıklıdır.
Mexico’nun yanı başında Popocatépetl volkanı vardır. 5 bin 482 metre, daima karlı. Şiddetli astımına rağmen oraya tırmanmaya çalışıp, zirveye hiçbir zaman ulaşamadan, her hafta sonu tırmanma çabasını sürdürür Che... Gençlik arkadaşlarından biri, ilk tanıştıklarında onun kaldığı odanın tek lüksünün duvardaki çivi olduğunu, Küba’da bakanken de evinin çilehaneler gibi bomboş olduğunu yazar. Dünyanın her yerinde aldığı sayısız armağanları, paketlerini bile açmadan, Küba’da gençleri yetiştirmek için açılmış eğitim merkezlerine gönderen Che, sadece bir kez istisna uygulayarak, kendisine armağan edilmiş ve birbirinin eşi on beş kol saatinden birini koluna takar, diğerlerini de en iyi arkadaşlarına dağıtır.
Dünyanın çeşitli yerlerinde, Che’nin saatini kolunda taşıyan insanlar vardır ki onlar için zaman, asla durmayan dinamik bir kavramdır özgürlük, aşk, devrim lehine işler. Kar leoparları gibi sürdürürler zirve yürüyüşlerini...

26 Şubat 2015 Perşembe

CHP: Che Guevara mezarında ters dönmüştür



CHP Sözcüsü, Haluk Koç, Erdoğan'ın Küba'daki fotoğrafına ilişkin, "Che Guevara mezarında ters dönmüştür" ifadesini kullandı.
ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Latin Amerika turuna çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Küba ziyaretindeki bir fotoğrafına değinen Koç, "Herhalde Che Guevara onu önünde gördüğünde mezarında ters dönmüştür" diye konuştu.

ABD-Küba yakınlaşmasına Che Guevara’nın kızından destek


ABD ile Küba arasında 53 yıl önce kesilen ilişkilerin yeniden canlanmaya başlaması, Küba Devrimi’nin önderlerinden Che Guevara’nın kızını sevindirdi.
VANCOUVER
ABD ile Küba arasında 53 yıl önce kesilen ilişkilerin yeniden canlanmaya başlaması, Küba Devrimi’nin önderlerinden Che Guevara’nın kızını sevindirdi.
Babasının adına Vancouver’da bu yıl altıncısı düzenlenen ve bugün başlayan Uluslararası Che Guevara Konferansı’na katılmak üzere Kanada’ya gelen Dr. Aleida Guevara, Küba ile ABD’nin yakınlaşmasını sevindirici bulduğunu söyledi.
Tercümanı aracılığıyla gazetecilere konuşan Aleida Guevara, "Olanların üzerinden çok zaman geçti. Babam sağ olsaydı, görüşmelere açık olurdu'' dedi.
Kendisi için önemli olanın, saygı, dayanışma ve dostluk olduğunu söyleyen Aleida Guevara, bunun iki ülke arasındaki ilişkilerde ana çizgi olmasını istedi. Babasının, "ABD insanlığın en büyük düşmanıdır" sözünün hatırlatılması üzerine Aleida Guevara, "İnanıyorum ki babam sağ olsaydı, görüşmelere açık olurdu" diye konuştu.
ABD’nin, Küba halkının kimliğine saygı duymadan, kaynaklarını yağmalamak istediği için düşmanları olduğunu ifade eden Aleida Guevara, "İki ülke arasında ticari ilişkiler nasılsa olur ama saygı ve eşitlik olmadan asla sağlıklı bir ilişki kurulamaz. ABD, kimliğime saygı duymak zorundadır" dedi.
Dr. Aleida Guevara, 6. Uluslararası Che Guevara Konferansı’nda Pazar günü yapacağı konuşmanın ardından Küba'ya dönecek.

22 Şubat 2015 Pazar

Yeni Devrimci Sözleri - en güzel Devrim Sözleri - Filozofların Devrim Sözleri

Devlet derim ona, herkesin ağı içtiği yere, iyilerin ve kötülerin; devlet, herkesin kendini yitirdiği yer. (nietzsche)

ya onurlu bir bakış yada görkemli bir direniş

“…Bizim her eylemimiz emperyalizme karşı bir savaş çağrısı ve insanlığın düşmanı ABD’ye karşı halkların birliği için savaş marşıdır…” Ernesto Che Guevara

“…Fethetmek zorunda olduğu sadece yeni bir dünya değildi, yeni dünya ile boy ölçüşebilecek olan insanlara kendisini feda etmesi gerekmektedir…” Fransa’da sınıf mücadeleleri / Karl Marx

“…Çok az olmamız felaket değil, milyonlar bizimle olacak…” Lenin

“…Zor olan başarılır, imkansız olan vakit alır…” Lenin

“…Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür.
Fakat gene de vaktinde yetişir…” Norveç Atasözü

“…Mazlumun dostu, zalimlerin düşmanı olunuz…” Hz. Ali

“…Mümkünün son sınırlarına, imkansızı elde etmek için çabalayanlar ulaşabilir ancak.Gerçekleşmiş imkanlar, zorlanmış imkansızlıkların sonucudur…” Karl Liebknecht

“…Gerçek devrimciyi yöneten büyük aşk duygularıdır…” Ernesto Che Guevara

“…Satılmışlığı n, kahbeliğin, riyakarlığın, adiliğin ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan karanlık denizin ortasında, güneşi batmayan bir
Ada
Ben ne şuralıyım ne buralı
Adalıyım Adalı
Adam ormanlıktır
Dostluk, yoldaşlık, mertlik ormanı
Bütün Adamı kaplar
Erdemin güneşi yirmidört saat aydınlatır Adamı
Biz Ada sakinleri bilmeyiz karanlığı…” Mahir Çayan

“…Onların bugün büyük görünen güçleri ve imkanları bizlere vız gelir.Onlar bir avuç biz ise milyonlarız.Kaybedec eğimiz hiçbirşey yoktur ama kazanacağımız koca bir dünya vardır…” Mahir Çayan

“Filozoflar dünyayı yalnızca değişik biçimlerde yorumladılar, oysa asıl sorun onu değiştirmektir.”

Karl Marx

Bir kutupta servet birikimi, diğer kutupta, yani kendi emeğinin ürününü sermaye şeklinde üreten sınıfın tarafında, sefaletin, yorgunluk ve bezginliğin, köleliğin, cahilliğin, zalimliğin, aklî yozlaşmanın birikimi aynı anda olur”

Karl Marx

“..insan ..dışındaki dünyayı değiştirerek, o (insan-emekçi) ayni zamanda kendi doğasını da değiştirir.””

Karl Marx

”Zor, yeni bir topluma gebe her eski toplumun ebesidir”

Din, baskı altındaki ezilen yaratığın iç çekişidir, kalpsiz dünyanın kalbidir, ruhsuz durumun ruhu olduğu gibi halkın da afyonudur.

Karl Max

“Dünyadaki her şey hareket halindedir…
Yaşam değişir, üretici güçler büyür,
eski ilişkiler çöker.”

Karl Marx

“İnsanların varlığını belirleyen şey,
onların bilinçleri değildir; tam tersine,
onların bilincini belirleyen, toplumsal varlıklarıdır.”

Karl Marx

“Yeni üretici güçler sağlamak için insanlar, kendi üretim biçimlerini değiştirirler; kendi üretim biçimlerini değiştirmek, yaşamlarını kazanma yollarını değiştirmek için de, bütün toplumsal ilişkilerini değiştirirler. El değirmeni size feodal beyli toplumu verir; buharlı değirmen ise, sınaî kapitalistli toplumu.”

(Karl Marks, Felsefenin Sefaleti )

“Bugün sömürge ve yarı-sömürge ülkelerin solu içerisinde ideolojik mücadele, en son tahlilde, … uzun, dolambaçlı bir halk savaşıyla, zafere erişebileceğini savunanlarla, şehirlerde düşmanın çizdiği sınırlar içinde ‘legalite uğruna’ mücadele ederek kendi öz gücünün dışındaki güçlere bel bağlayanlar arasında cereyan etmektedir.”

( Mahir Çayan )

Çark dönmesine devam edecek; cuntalar birbirini takip edecektir. Kimileri “*******çü, laik” kimileri “reformcu” diye lanse edilecek, yurtsever aydınlar her defasında yeni bir umutla yeni gelenlere bel bağlayacak, sonra yanıldıklarını anlayacaklar, tekrar bir “ilerici” atılım olmasını bekleyeceklerdir.

Emperyalizmin işgali altındaki ülkelerde bu çark hep böyle döner. Ülkemizde de parçalanana kadar bu çark hep böyle dönecektir.
(1971, Mahir Çayan)

Biz Marksizmi entellektüel gevezelik ve dünya devrimci hareketinin trafik polisliğini yapmak için okuyup öğrenmiyoruz. Biz dünyayı değiştirmek için, dünyanın Türkiye’sinde devrim yapmak için Marksizmi öğreniyoruz!”

Mahir Çayan

Bu mücadele sınıflar mücadelesidir. Burada el titremesine, tereddüte ve kararsızlığa yer yoktur. Sınıflar mücadelesinde proletarya yoldaşlığının dışında feodal ve ataerkil ilişkilere yer yoktur.”

Mahir Çayan

“Örgütü, örgüt yapan, onu kitlelere tanıtan, programlar veya yaldızlı laflar değil, devrimci eylemdir.”

Mahir Çayan

Egemen sınıflar, sağlıklarında büyük devrimcileri ardı arkası gelmez kıyıcılıklarla ödüllendirirler; öğretilerini, en vahşi düşmanlık, en koyu kin, en taşkın yalan ve karaçalma kampanyalarıyla karşılarlar. Ölümlerinden sonra, büyük devrimcileri zararsiz ikonlar durumuna getirmeye, söz uygun düşerse, azizleştirmeye, ezilen sınıfları “teselli etmek” ve onları aldatmak için adlarını bir ayla (hâle) ile süslemeye çalışırlar. Böylelikle, devrimci öğretileri içeriğinden yoksunlaştırılır, değerden düşürülür ve devrimci keskinliği giderilir. Burjuvazi ve işçi hareketi oportünistleri, bugün işte marksizmi “evcilleştirme” biçimi üzerinde birleşiyorlar. Ögretinin devrimci yanı ve devrimci ruhu unutuluyor, siliniyor ve değiştiriliyor. Burjuvazi için kabul edilebilir ya da öyle görünen şeyler, ön plana çıkarılıyor ve övülüyor.

Lenin

“Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa, o toplum için için çürümeye başlar.”

(Lenin)

“Herhangi bir örgütün karakterini doğal ve kaçınılmaz olarak tayin eden şey, o örgütün eyleminin muhtevasıdır.”

(Lenin)

“Parlamenter eylem bazı kişilere -Marksist geçinen bazı kişilere- uşaklık ünvanını, bazı kişilere de sürgün ve ağır hapis cezaları kazandırır”.

Lenin

“Bütün ülkelerde onlarca yıllık deneyimin gösterdiği gibi küçük burjuvazi(…) işçilerin ilk yenilgisinde ya da yarı yenilgisinde paniğe kapılır, aklını kaybedrer, sağa sola atılır”

Lenin

”İnsan gerçek dostlarını felaket anında tanır. Yenilgi yılları, iyi bir okuldur.”
Lenin

”Çok öğretici ve çok gülünç bir görünüm ile karşı karşıyayız. Burjuva liberal fahişeler, devrim çarşafıyla örtünmeye çalışıyorlar”

Lenin

“Baylar, korkunuzu, telaşınızı anlıyoruz. Bugün otlandığınız toprakları, fabrikaları madenleri korumak için her türlü vahşete hazırsınız. Ama bilmelisiniz ki, korkunun ecele faydası yoktur ve hiçbir vahşet bizi haklı davamızdan caydıramayacaktır. Sizi, kendi yarattığınız sosyal-siyasal çelişmeler içinde, döktüğünüz ve dökeceğiniz kanlar içinde boğacağız. Bizim ülkemize dönme hem de zaferle dönme umudumuz ve güvenimiz vardır. Ama sizler bir gün kaçacak ve bir daha dönemeyeceksiniz. Beyaz Ruslar’a bakın , Kral Faruk’a, Şah’a, Somoza’ya bakın ve halkın geleceğini görün.”

Yılmaz Güney

“Biz hep gurbet türküleri söylemek istemiyoruz. Dağlarımız, ovalarımız, ırmaklarımız bizi bekliyor… Bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlük savaşçısı olarak ölmeyi tercih ederim…

Yılmaz Güney

arkadaşlar!
dışarda bir şeyler oluyor farkında mısınız?
uykuda olanları sarsın, uyandırın. herkese söyleyin, yakında ışıklar kesilebilir.
karanlıkta ne yapacaksınız?

Yılmaz Güney…

‘’sorunun esası şudur: Ya devrim yolunu seçeceğiz… ya da, bu düzenin baskılarına, haksızlıklarına boyun eğerek, şu ya da bu biçimde teslim olarak yaşamayı seçeceğiz. bu çeşit bir seçiş, yok olmanın bir biçimidir.”

Yılmaz Güney

Herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.Yarın bizim çünkü… Biz öleceğiz ama çocuklarımız bırakacağımız mirasi taşıyacaklar yüreklerinde… Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak……..

Yılmaz Güney

“Yarısını yedikten sonra elmizde bütün bir elma kalamayacağı gibi, çelişik taraflardan biri olmadan diğeri de olamaz”

Engels

”Önce siz ateş edin mösyö burjuvazi”

Engels

”Köle ancak bir kez satılır, proleter ise kendisini günbegün, saatbesaat satmak zorundadır.”

Engels

“Modern devlet, biçimi ne olursa olsun, özü itibarıyla kapitalist bir makinedir, kapitalistlerin devletidir, toplam ulusal sermayenin ideal kişileşmesidir. Üretici güçleri ne kadar çok kendi mülkiyetine geçirirse, o kadar çok gerçek kolektif kapitalist durumuna gelir, yurttaşları o kadar çok sömürür. İşçiler ücretli işçi, proleter olarak kalırlar. Kapitalist ilişki ortadan kaldırılmaz, bilakis doruğuna tırmandırılır.”

Engels

”Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin… savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle,
savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi…”

CHE

“Cinayete tanıklık edince tarafsız olamazsın. Durdurmak istemezsen taraf tutmuş olursun”

Lenin

“Eğer bir toplumda, devrim ve toplumsal değişim için koşullar olgunlaşmışsa, ama bu toplumsal değişimi gerçekleştirecek bir güç yoksa, o toplum için için çürümeye başlar.”

Bizde Bilirdik Sevgiliye Karanfil Almasini Lakin Ac Idik Yedik Karanfİl Parasini…yilmaz Guney…